Monday, March 10, 2014

Opera da başka halkların yerel motiflerini taşıyor

2010'dan bu yana İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde çalışmakta olan Haluk Tolga İlhan bir opera sanatçısı. İlk olarak sanatçıyı biz, Abdal’ın ilk albümü 'Ervah-ı Ezelde' türküsünü söylemesiyle tanıdık


Opera da başka halkların yerel motiflerini taşıyor


2010'dan bu yana İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde çalışmakta olan Haluk Tolga İlhan bir opera sanatçısı. İlk olarak sanatçıyı biz, Abdal’ın ilk albümü 'Ervah-ı Ezelde' türküsünü söylemesiyle tanıdık. Bir süre Amerika'da da opera çalısmalarını sürdüren İlhan, Grup Abdal'la ayrıldıktan sonra yeni albümü Çerag-ı Aşk'ı çıkarttı. Sanatçının yeni albümünde Mahzun-i Şerif, Muzaffer Sarısözen, Ali Ekber Çiçek ve daha birçok değerli ismin oldugu  Anadolun’nun her yöresinden türküler yer alıyor. Bir araya geldiğimiz sanatçıyla  müzikten ve daha bir çok şeyden konuştuk. »Sizi Abdal'la tanıdık. Biraz o süreçten konuşalım... Ankara'dan İstanbul’a geldiğimde bir etkinlikte Ervah-ı Ezelde türküsünü seslendirmiştim, aynı gecede Abdal’ın kurucusu Ali  Ekber Kayış  da sahne almıştı. Kayış'ın bu türkü dikkatini çekmiş, sonra stüdyosunda birlikte çalıştık ve Ervah-ı Ezelde’yi kayıt altına alıp, internette paylaştık. Sosyal medyada ilgi görünce repertuvar belirleyip çalışmayı genişlettik. ve Abdal’ın ilk albümünü yayınlamış olduk. Sonrasında Ali Ekber Kayış yollarımızı ayırmaya karar verdik.
»Abdal, geniş bir dinleyici kitlesine sahip. Bunda etkili olan neydi? Geleneksel ezgilerde yeni bir tınının yakalanması ve söyleyiş biçiminin dinleyiciye farklı gelmesi sanırım. Kalabalık enstrümanların yerine çok daha sade, ana renk enstrüman olarak santurun kullanıldığı,  özünün bozulmadan düzenlendiği müzik anlayışı Abdal’ın zeminini oluşturdu. Çerâğ-ı Aşk’ta da bu anlayışa sadık kaldık; perküsyonlar biraz daha fazla hissedildi, bununla birlikte ilk albümde olmayan düdük ve ney Ertan Tekin’in çalımıyla yer aldı. Derya Türkan kemençeyle, Kutsal Evcimen bağlamasıyla eşlik etti türkülerimize. Kısacası Abdal’ın ilk albümdeki anlayışına sadık kalarak, ufak değişiklikler yaptık.
»Geleneksel türküler genç nüfusun dikkatini çekmiyordu. Abdal  ise bu algıyı değiştirdi ve gençleri türkülerle yeniden buluşturdu... Sosyalist diyebileceğimiz kitle her zaman türkülere, halk ezgilerine değer vermiştir. Özellikle genç nüfus arasında Abdal’a ve şahsıma olan sempati bu kesim tarafından hızla yaygınlaştı. Ancak, bu Abdal’ın üstlendiği misyon için de dar bir bakış açısı diye düşünüyorum. Tümü çok kalabalık ve coşkuluydu; ancak konser sonrası görüyoruz ki, sadece sol değil çok daha geniş bir profilde dinleyici kitlemiz var.
»Pek çok yerde sizin için “Çağdaş Ruhi Su” deniliyor. Bu benzetme sizi nasıl etkiliyor ? Bu benzetme, toplumdaki siyasi duruşumuz ve iki opera sanatçısının türküleri söyleyip yine bu iki kişinin sistem tarafından ötekileştirilmesi açısından yapılıyor olabilir. Böyle bir yakıştırmadan çok onur verici. Ancak bunu taşıyamamaktan korkarım. »Opera ve halk müziği her zaman iki uç nokta olarak değerlendirilir, bu doğru mudur? En başta sınıfsal bir ayrım var. Opera, yüksek zümrenin, dayatmacı zihniyetin; halk müziği ise halkın kendi değeri olarak görülüyor. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki uygulamalar açısından değerlendirirsek çok da yanlış sayılmaz. Fakat, ben başka bir noktadan yaklaşıyorum. Birincisi opera da başka halkların yerel motiflerini taşıyor, Avrupa’da en küçük kasabalar da dahi operaları görebilirsiniz. Ağırlıklı İtalyanca ve diğer dillerde seslendirilen bu eserlerin folklorik ve tarihi zeminleri var. Ben halkların kardeşliğini savunuyorum. Abdal’ın konserlerinde de Lazca, Ermenice, Zazaca, Kürtçe türküler seslendiriyoruz, operada ise İtalyanca, Fransızca farklı dillerde söylüyoruz.
»Birçok farklı kimlik Gezi Direnişi'nde bir araya geldi. Bunun sanata yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Halk ozanları ve sanatçılar yaşadıkları toplumsal olaylardan elbette ki etkilenir. Tarihte Celali İsyanları’ndan, Şeyh Bedrettin İsyanı’ndan ve daha pek çok ayaklanma döneminden sonra sanatçılar, eserlerine bu ortamların hissiyatını yansıtmıştır. Buradan bakarsak, Gezi Direnişi'nde de yeni besteler, uyarlamalar, fotoğraf sergileri, daha bir çok sanat dalında üretim yapılmıştır. Ancak direnişin, köklü  yansımalarını ileride daha net göreceğiz. Bu şiddetin, zulmün, kayıpların, gaz kapsüllerinin, tomaların, genizlerimizi, içimizi kavuran gazın kokusunun bilinçaltlarımızda büyük yerler edindiği bir gerçek. Bunun sanatsal görünüşü, olgunlaşan fikirlerde ve duygularda dışa vurulacaktır.
 

Abdal - Yalancısın İnanamam - Haluk Tolga İlhan - YENİ ALBÜM