Tuesday, March 4, 2014

Kadınlar ve 1 milyar dolar? – Başak Eylül Şan

1 milyar dolar, akıl almaz gözüküyor değil mi? İki kadın oturmuş sohbet ederken, ne kadar eder acaba, karşılığı nedir diye merak ettik… Matematiksel bir hesap yapmaya kalkıştık önce; 1.000.000.000 dolar, neye karşılık geliyordu? Bugünün kuruyla 2.400.000.000 TL. Yine anlayamadık. Çözmeye, anlamlandırmaya çalıştık.
Biz kendimize dönelim, dedik, en iyisi. Asgari ücret üzerinden bir hesap yapalım, bu 1 milyar dolar kaç asgari ücret eder, kaç işçinin, kaç memurun, kaç kadının, kaç insanın yaşamı var orada? Kaç kadının yaşamı demişken aklımıza Zülfü geldi. B.Ç geldi… Sığınma evi yapılmadığı için şiddete ve öldürülmeye mahkum edilen kadınlar, yollar aydınlatılmadığı için tacize- tecavüze uğrayan kadınlar geldi aklımıza ilk olarak…
Demek evlerinde sadece 1 milyar doları değil, kadın katillerini, tacizcilerini ve tecavüzcülerini, kadın düşmanlığını da saklıyorlardı. 1 milyar dolardaki her sıfır bizim yaşamımızdan çalınıyordu. Çalınan şey sadece para değil, yaşamdı.

Yaşam demişken hesaplama çabamıza geri dönelim. 1 milyar dolar kaç asgari ücret eder demiştik? Biz para hesabından onlar kadar iyi anlamıyoruz ama yaptığımız hesap sonucunda “Nasıl olur yani?” dediğimiz bir sonuçla karşılaştık. Asgari ücret alan biri 2.666.666 ay yani; 222.222 yıl çalışarak kazanabiliyor bu parayı, tabi ömrü yeterse… Kaç yılda biriktirebiliyor diye de merak ettik ama hesaplamadık, onun hesabını yapamazdık çünkü.
Biriktirmek demişken, aklımıza asgari ücretle çalışmayan, yaşamını gündelik kazançlarla geçindirmeye çalışan işçiler, Mersin’deki hal işçisi kadınlar geldi… Kadınlar çok zor koşullar altında günde 10 saat çalışarak 50 TL alan ve Ekim 2013’te maaşlarına sadece 10 TL’lik zam için direnen kadınlar… 3 yıldır zam alamıyorlardı ve bunun için direniyorlardı, 5 TL zam alabildiler. Sonra; 10 TL zam için direnen kadınların, evlerinde 1 milyar doları eritemeyenleri görünce alamadıkları zamların nerede biriktiğini görmeleri acı verici olmuştur diye düşündük. Direniş günlerinde hal işçisi kadınlar şöyle demişti “Bir kadın başkanımız olsaydı böyle olmazdı, bizi anlardı en azından.” Sonra telefon çaldı, yaşamını ev işçisi olarak geçindirmeye çalışan muhtar adayımız Sultan Abla arıyordu;
Sultan Abla’yla da 1 milyar doları bizim için anlamı üzerine konuştuktan sonra Türkiye’ de kaç ev işçisi kadın var bakalım, dedik. TUİK’in verilerine göre 150.600 ev işçisi kadın var. Eve gündelikçi olarak giden kadınların neredeyse tamamının sigortasız çalıştığı biliniyor. Hele bir bakalım bu para yoksa onların sigorta parası mıdır, dedik. Asgari ücret için 315,95 TL üzerinden bir hesap yaptık. Tüm ev işçisi kadınların primlerini devlet 1 yıl için yatırsa 570.984.840 TL ediyor. Yok, yine yetişemedi 1 milyar dolara. Anlaşılan biz de eritemeyeceğiz bu milyar doları dedik.
Sığınma evi açsak dedik mesela Ankara’ da ya da Adana’ da herhangi bir yerde… Biraz emlak fiyatlarına baktık. Düşündük taşındık. Bir sığınma evi açmanın bedeli ortalama 10.000.000 etse; sonra dedik ki bizim bu kadar paramız olmayacak. Çalanların da yönetenlerin de erkek olduğu bu düzenden, bildiğimiz yere geri dönelim dedik; her şeyin daha yaşanabilir-insanca olduğu bir düzene.
Biz kendimiz yönetsek dedik, hakkımız olanı alsak, onların bizim yaşamımızdan çalmaya çalıştıklarını ancak bu şekilde yaşamlarımıza ekleriz dedik.

Yalnız; paraları eritmeyi hesap edemeyenler şunu çok iyi hesap etsinler ki; öldürülen, tacize-tecavüze, emek sömürüsüne maruz bırakılan kadınlar evlerinde milyar dolarları saklayanları asla unutmayacaklar ve hayatlarından çalınan her bir sıfırın hesabını soracaklar. Yüzlerindeki o korkunun sadece paraları eritememenin verdiği korku olmadığını biz kadınlar çok iyi biliyoruz. Halkın hakkını aramasından duydukları korkudur bu. Korksunlar, en çok da biz kadınlardan…
Bir de unutmadan; paralarınız ayakkabı kutusunda veya banka hesaplarında olsun veya her şey montaj olsun… Gerçek olan bizim yaşamlarımız ve sizin yaşamlarımızdan çaldıklarınız.
İşte bu yüzden korkun…