Saturday, February 6, 2016

DİRENMENİN ESTETİĞİ’NİN YAZARI PETER WEİSS – TEZER ÖZLÜ

Kültürü Tüm İnsanlığın Yararlanacağı Bir Olgu Haline Getirmek İçin Yaşamı Boyunca Çalışan Bir Sanatçı: Peter Weiss
10 Mayıs 1982 günü Stockholm’de öldü.


Yaşamı boyunca tüm yapıtlarında dünyada savaşın, barbarlığın, insanın insanı öldürmesinin, insanın insanı sömürmesinin karşısında dikilmiş bu büyük insanı, ilkin saygıyla anıyorum. Onun öldüğü gün de, Alman radyo ve televizyonları ilkin Falkland Adalarındaki karşılıklı çatışmaları, sonra Irak-İran savaşını, sonra İsrail’in Lübnan’ı bombalamasını, en sonra da Peter Weiss’m ölüm haberini verdiler. Biz, onun gibi, daha milyonlarca, milyarlarca insan, savaşın karşısında mücadelemize devam edeceğiz. Onun gibi: Yaşamımızı gerçek ve yaşamaya onurlu kılabilmek için, çalışma inancımızdan yılmadan. Peter Weiss’m yaşamına kısaca değinmeden önce, onun 900 sayfayı aşan Not Defterleri Kitabı’ndan (Edition Suhrkamp, 1981), temel dünya görüşlerinden bazılarını okura aktarmayı yararlı buluyorum:
Vietnam: ABD sisteminden nefret ettim, sınırsız, müthiş bir nefret. Ayrıca Vietnam örneği emperyalistlerin tahribatla¬rı karşısında bizlerin ne denli güçsüz kaldığımızı da kanıtla¬dı. Vietnam, bizden çok daha güçsüz bir ülke, ama ilkesinden hiç vazgeçmedi. Zengin ve tokların yerine, yaralı ve yoksul Vietnam halkı savaştı.”
“Faşizmin Amerika’daki biçimi, belli bir ölçüde liberalizme de hayat tanıyor. “Özgür basın”, “düşünce özgürlüğü”, kısmen yöntemin altında gizlenen zorba gücü örtbas etmeye de yararlı oluyor.”
“…..Grass (ve diğerleri): Benim politik tutumumu yadsıdıkları için, yazınsal çalışmalarımı da yadsıyorlar. Politik tutumum karşısındaki takındıkları alaylı tavır, kitaplarım için de geçerli. Benim için politika ve yazı yazmak eşdeğer olgular. Onlar için de. Ama onların politikası liberal, reformist. Her zaman aynı şey: eski parti politikasındaki çatışmaların edebiyat ortamına yansıtılması gibi.”
“Babamın olağanüstü çabası. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra ilk göç: Viyana’dan Almanya’ya. 1934’te gene göç: İsveç’e. 53 yaşında yeni bir yaşama başlamak zorunda bırakılıyor! Oysa daha İngiltere’deyken ne denli hasta idi!”
“Akşam gazetelerinde büyük ZAFER manşetini okudum. Ama bu Vietnam’daki zafer değil, İsveç-Finlandiya arasındaki buz hokeyi karşılaşmasının zafer haberiydi.”
“Nixon’da aynı Hitler psikolojisi var: Kendi sonu yaklaş¬tığından, felaketine diğerlerini de sürüklemek istiyor. (Viet¬nam’a karşı kullanılan en güçlü bombalar)”
“Dünyadaki düzenbazlık, soygun ve cinayet ortamında sosyalizmi kurmak mümkün mü?”
“Benim sosyalizm ve komünizm imgem, hiçbir zaman gücü ellerinde tutan ve yöneten sınıflardan beslenemez. Her zaman en alt tabakalarda yaşayan, yoksulluk ve acı çeken kitlelerden beslenebilir.”
“Ben bir kenti, o kentteki kitapçı dükkânlarına göre değerlendiririm.”
“İnsanlar öldürülüyor, ama AEG, Siemens, Mannesmann, IG-Farben vs yaşamlarını sürdürebiliyor.”
“Biz henüz kapitalizm çağını yaşıyoruz. Sosyalizmi kur¬ma deneyleri kapitalist dünya içinde oluyor ve çoğunlukla çağdaş hükümdarların olağanüstü gücü karşısında başarısız kılıyor.”
“Benim için komünist olmak ilkin şu anlamı taşıyor: Her olguya eleştirici gözle bakmak, bağlantılar içindeki yerini araştırmak ve saptamak. Hiçbir şeyi tepeden düşmüş var saymamak.”
“Bizim çalışmalarımızla ortaya koyduklarımız, içinde yaşadığımız mekanizma tarafından hemen yutulup yok ediliyor -bu mekanizmayı yıkmadıkça bunu değiştirmeye olanak yok- ama sanatsal değerlere ulaşmamıza olanak var. Müzelerde. Kütüphanelerde. Ve bu hakkımızı yitirmemek için de mücadele etmek zorundayız.”
“Şunu öğrenmelisin: Sen hiçbir işe yaramaz değilsin! Seni senden çalan toplumdur!1^ ‘
“Kültür bir şeye cesaret edebilme sorunudur. Okumaya cesaret edebilme, bir görüşe inanmaya cesaret edebilme, görüşlerini açıklayabilme cesaretidir.”
“Devrim artık mümkün değil. Ama gene de devrimler- den yana olmak gerekir.”
“Sanayi ülkeleri, baskı altında tutulan halkların payından yaşıyor.”
“Irkçılık, sömürgecilik, faşizm, emperyalizm.’
“Batı Almanya’da, savaş sonrası kuşakları yetiştirecek örnek eğitim yöntemleri, gene eski Naziler tarafından programlandı. Onlar, artık geçmişten sözedilmesini istemiyorlardı. Bugün, eskiyi gündeme getiren öğretmenler, işlerini yitiriyor. Yalnız solcular izleniyor, yalnız solcular işlerinden atılıyor, solcular tutuklanıyor. Sağın aşırı uçları çok olağanmış gibi, dilediklerini yapıyorlar. Bu konuda konuşulmuyor bile.”
“İtalya’da, Fransa’da ya da İsveç’te, insanın komünist olması ve bunu açıklaması çok olağan. Oysa bu ülkede, (Batı Almanya’da) komünistim demek, veba hastalığına tutuldum, affedersiniz, demek gibi etki uyandırıyor.”
“Her iki Almanya’da da anayasa düşmanı sayılabileceğim düşüncesinden sıyrılamıyorum.”
“Güç ve korku her zaman yan yanadır.”
“Terörizm, emperyalistlerin terörünün bir sonucudur.”
“Ben, vatansız insanlardanım.”
“İnsanın anadilini yitirmesi, merkez kişiliğinin yıkılması demektir.”
“Son bireye kadar savaşmak, kendini feda etmek, yanlış bir kahramanlıktır.”
“Kültür, insanlığın uğraşının üstyapısı değil, temelidir.”
“Her birey karşısında toplumun ortak sorumluluğu vardır.”
“Eleştirmekten, değiştirmek istemekten vazgeçmek, insanın kendisinden vazgeçmesi demektir.”
“Savaş, Avrupa’nın öldürme kültüründen doğmuştur.”
“Kasım ayında zeytinler toplanır. İnsanları ayıran olgular karşısında birleştiren olgular giderek çoğalıyor. O halde neden savaş?”
Peter Weiss’m çağdaş sorunlar üzerine bu temel görüşleri, onun bin sayfaya yaklaşan Not Defterleri’nden alınmıştır. Bu kitap, üç ciltlik ve üzerinde on yıl çalıştığı Direnmenin Estetiği adlı yapıtının temelini oluşturur. Weiss, bu romanı ile 1982 Bremen Edebiyat Ödülü ve Georg Büchner Ödülü’nü kazanmıştır.
Tiyatro oyunlarından Marat, Salozun Mavalı ve Soruşturma, Can Yücel tarafından Türkçeye çevrilmiş ve birkaç kez Türk tiyatrolarında başarıyla sahnelenmiştir. Romanları, denemeleri ve diğer oyunları henüz çevrilmemiştir.
Weiss, 1916 yılında Berlin yakınlarında Nowawes’de doğmuş, çocukluğunu Bremen’de geçirmiş, liseyi Berlin’de okumuş, 1934’te ailesi ile birlikte Londra’ya, oradan da Prag’a göçmek zorunda kalmış, Naziler Çekoslovakya’ya girince, 1945’te İsveç’e göçmüştür. İlkin Çek vatandaşı olarak yaşayan Weiss, 1945’te İsveç vatandaşlığına geçmiştir. Ancak, yazınsal yapıtlarının tümünü yetiştiği ve düşüncesini belirleyen dil olan Almanca ile yazmıştır. Çekoslovakya’da Güzel Sanatlar Akademisinde okuyan Weiss, 1960 yıllarına dek ressamlık, bunun yam sıra da İsveç’te toplum dışına itilmiş insanların yaşamlarını belgeleyen filmler yapmıştır.
Savaş sonrası Almanyası için şöyle diyor Weiss:
“Ancak 1947’de, Berlin’de soğuk savaşın başlangıcında, kapitalizmin ortadan kalkmadığında, gene ne gibi bir dünyanın içine itildiğimizi ilk kez politik açıdan kavradım. O yaz, iki Alman devletinin nasıl oluştuğunu gördüm. Bir Almanya’da nefret, diğer Almanya’da nefret. Batı’da Amerikanlaşma, doğuda Sovyet gücünün etkisi, dünyanın bölünüşü. Dediğim gibi, o zamana dek politik bilincim tam oluşmamıştı.”
“1950 yılları benim için faşizmden kaçtığım yıllardan daha derin sürgün yılları oldu. Çünkü 1950 yıllarında nereye ait olduğumu hiç bilemedim. Yaşadığım bu karmaşık duygularımı resim ve grafiklerimde yansıtmaya çalıştım.”
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonraki Alman yazınında, Peter Weiss’in özelliklerini gösteren hiçbir yazar yok diyebilirim. O, insanların insanlar tarafından yok edilişinin (çünkü göçü başaramasaydı, tüm Weiss ailesi Auschwitz’e gönderilecekti) ağır acısını taşımış, tüm sanatsal uğraşını bu doğrultuda politik bilinçlenme ile sürdürmüş, tutumundan hiç ödün vermemiş, Nâzım Hikmet, Pablo Neruda gibi, inandığı ve uğruna çalıştığı insanlığın büyük bir kişiliği olmuştur.
Yaşamımızdaki en büyük sorumluluğu daha iyi dünyalar hazırlamak için uğraşmak sayan aydınların görevi, diğer büyük önderlerin yanı sıra Weiss’in da yapıtlarını daha geniş kitlelere yaymak olmalıdır. Kendisini kısaca şahsen tanıdığım bu yazar ve onun mücadeleci yaşamı önünde saygıyla eğilirim.
Tezer Özlü
Halkçı, 9 Temmuz 1982

Kaynak: http://www.insanokur.org/peter-weiss-tezer-ozlu/