Wednesday, September 12, 2012

Barış İçin Roboski’den Ankara’ya Yürüyorum!




  1. 12.9.2012 - Kızıltepe

    Halil’in bugünkü durağı Kızıltepe. Basın açıklaması ve uğurlama saat 17:00’de.

  2. Barış İçin Roboski’den Ankara’ya Yürüyorum!
    Türkiye’de savaş-barış ikileminde tarihi kırılma noktalarından birini yaşıyoruz. 30 yıldır süren savaş nedeniyle her gün kan akıyor. Neredeyse her gün televizyon ekranlarında bir ölüm haberi, bir cenaze merasimi…
    İnsan hakları savunucuları, savaş karşıtları ve barış savunucuları barış için yeni mücadele pratikleri sergilemek durumundalar. Yoksa bu savaş, bizi kirletmeye ve acıtmaya devam edecek.
    Roboski katliamı, devletin savaşı bitirmek için güvenlik politikalarını ve araçlarını bize tek gerçek olarak sunmasının bir sonucu olarak ortaya çıkan bir insanlık suçudur. Kürt sorunu savaşla, daha çok güvenlik önlemleriyle değil, daha çok özgürlük, daha çok barışla çözülebilir. Elbette daha çok barış, daha çok ekmek demek… Çünkü halkın ekmeği, teri, parası, silahlara, askerlere, güvenlik organizasyonlarına veriliyor. Daha çok güvenlik, daha çok silahlanma, daha az ekmek… ‘Silahların susması” istemi, devletin şimdiki “güvenlik” anlayış ve yapılanmasına karşı bir duruştur. İşte bu yüzden, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde Roboski’den Ankara’ya 1300 km yol yürüyerek, Barış için 40 günlük bir yolculuğa çıkacağım!
    Bu yolculuk boyunca uğrayacağım her şehirde savaşın yol açtığı insan hakları ihlallerini kamuoyu ile paylaşacağım.
    Savaş kaderimiz değildir; olamaz! Bu savaşı durdurabiliriz, durdurmalıyız!
    Mahatma Gandi’nin “Dünyada yapmak istediğiniz değişikliği, kendinizde yapın” sözlerine inanıyorum. Dünyada arzu ettiğim değişikliği bu yürüyüşle “kendimde” gerçeğe dönüştürmek istiyorum. Ben, yaşadığımız haksızlıklara böyle yanıt vermeyi seçiyorum.
    Martin Luther’in “karanlık, karanlığı silemez, kin, kini söndüremez, ancak aydınlık bunu yapabilir” sözünü, barış mücadelesine başladığım noktadan, şimdi geldiğim yerde gayet iyi anlıyorum. Savaşı görünür kılmak, barışa dair umutları arttırmak, barış ve yaşamı yeniden taraflara hatırlatmak maksadı ile yürüyorum…
    Barış için yürüyüş fikri ilk değil:
    Hindistan Bağımsızlık Hareketi’nin siyasi ve ruhani lideri Mahatma Gandhi 1930 yılında, o dönem Britanya’nın, sömürgesi olan Hindistan’a getirdiği “tuz vergisi”nin kaldırılması için 400 km. yol yürüyerek, şiddetten arındırılmış aktif bir direniş tarzının öncüsü olmuştu… Daha yakın geçmişte ise, 1995 yılında Bosna’da Srebrenitsa katliamından kurtulmak için, 110 km. uzaklıktaki Tuzla kentine gitmek amacıyla orman yolunu kullanan Boşnakların birçoğu, Çentiklerce yakalanıp katledildi. Bundan böyle bu yola “Ölüm yolu” ismi verildi. Ve o günden sonra, ölümü barışa dönüştürmek için her yıl, “ölüm” yolunda 3 günlük yürüyüş düzenleniyor.
    Benim yürüyeceğim yol güzergahında ise 30 yıldır askerler, gerillalar ve Roboski’de olduğu gibi siviller ölüyorlar.
    Savaşa karşı barış umudumu her zaman korudum. Barışın topraklarda yeşermesine gücüm ve yeteneğim oranında -bedeli cezaevi olsa da- katkı yapmaktan çekinmedim. Bu sefer barışı kendi içimde örmek için bir yolculuk yapacağım.
    Şiddetten arınmış bir dünyanın mümkün olduğuna inanıyorum! Bu yürüyüşle, Barış isteğinin daha yüksek sesle duyulmasına ve Roboski’den başlayan ölüm yolunun, yaşam yoluna evrilmesine katkı yaparsam ne mutlu bana!
    Küçük bir adım atıyorum; bu adımı hep birlikte çoğaltabiliriz!..
    Halil SAVDA ( Vicdani Redçi-İnsan Hakları Savunucusu)