Wednesday, November 14, 2012

Gazeteci kendini haber yaparsa

Gazeteciler artık haber olarak kendilerini sunuyor; aşklarını, gittikleri mekânları, yediklerini, içtiklerini, kavgalarını anlatıyorlar. Günümüzün gösteri toplumunda, onlar da sahnedeki yerlerini aldı. Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, gazetecilerin “star”laşmasının tehlikeli olduğunu söylüyor.

Haber mi gazeteciden çıkar, gazeteci mi haberden? Bu soru işin esprisi, ancak doğruluk payı da yok değil. Uzun süredir, gazetecilerin haber nesnesi olduğu bir medyayla karşı karşıyayız. Umre ziyaretlerini haberleştirenler, pozlarıyla konuşulanlar, aşklarını dökenler, yediklerini, içtiklerini anlatanlar, birbirine laf yetiştirenler… Sınırlar her geçen gün biraz daha genişliyor. Üstelik de korkutucu bir hızda! Kimi “Yeni Gazetecilik” diye tanımlıyor bunu, kimi içsel bir yöntem… İşin aslını haberin nesnesi olan, yapılan gazetecilerden öğrenelim istedik. İlk akla gelenlerin, Ertuğrul Özkök’ün, Ayşe Arman’ın, Reha Muhtar’ın, Hıncal Uluç’un, Ahmet Hakan’ın, Ayşe Özyılmazel’in peşine düştük kafamızda sorularla; sadece yazdıklarıyla değil, özel hayatlarındaki ayrıntılarla da konuşulmaktan rahatsız oluyorlar mıydı? Popülerliklerinin, gazeteciliklerinin önüne geçtiğini düşünüyorlar mıydı? Gazetecinin kendini öne çıkarması yazıya ne katıyordu? Ancak sorularımız havada kaldı. Kiminin sesini bile duyamadık, çoğu yoğundu, kimisi ise başka isimlerle aynı haberde olmak istemedi. Bir tek Ayşe Arman yanıtladı, kendini, yaptığı gazeteciliği anlattı.
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ise gelinen süreci analiz etti.
- Aşklarını dökenler, umre ziyaretlerini haberleştirenler, atışanlar… Gazetecilerin nesnesi olduğu bir medyadan söz ediyoruz. Nasıl geldik bu hale, bunda kimin parmağı var?
Yasemin İnceoğlu: Bugünkü “gazeteci” ve “köşe yazarlığı”nın dönüşümünde muhakkak ki 1980 sonrası yaşanan depolitizasyonun ve 1983 Özal iktidarı ile Türkiye’nin etkisi altında kaldığı neo-liberal esintilerin etkisi büyük. Yükselen değerler; optimum çıkar, rantabilite, kısa yoldan köşeyi dönme edebiyatı, şöhret, haz kültürünün prim yapması olmazsa olmaz unsurlar.
- Bunlar gazeteciliği de etkiledi yani. Peki bunu nasıl değerlendirmek gerekiyor: Gazetecilik bozuldu mu yoksa popüler kültürün gazeteciliği kaçınılmazca getirdiği yer, “yeni gazetecilik” bu mu?
- Egosuna yenik düşen, hedonist, ben-merkezci, oportünist olarak niteleyebileceğimiz bir gazeteci tipi yaygınlaştı, en büyük dezavantajı kültürel sermayeden yoksun olmasıydı. Sürekli “haber olma”, “kendinden bahsetme” çabasında olan köşe yazarları furyası oldu. Seyirsel her haber çok sattı, adeta gösteri toplumu haline dönüştük. Bu arada kamuoyunu haber pazarı, pasif izleyici gibi algılama eğilimi rahatsız edici boyutlara ulaştı, “okuyucu”nun bazı değerlerine saygısızlık edildi, bu yapılırken de toplum “yeni gazeteciler” tarafından demode olarak nitelendirilen “geleneksel gazetecilik anlayışından” uzak biçimde, ince zevk, haz duyma gibi konularda eğitilmeye çalışıldı.
- Ertuğrul Özkök sık sık Abdi İpekçi, Uğur Mumcu gazeteciliğinin bittiğini, gençlerin “yeni bir gazetecilik” anlayışını kabullenmesi gerektiğini vurguluyor. Gazetecinin kendi hayatıyla haberin içinde olduğu, dolayısıyla şöhret bile olabildiği gazetecilik anlayışından söz eden çok gazeteci var…
- Öncelikle Abdi İpekçi, Uğur Mumcu gazeteciliğinin bitmesi Türk basını açısından çok üzücü, zira araştırmacı gazetecilik, kamu yararı adına ihmal, haksızlık ve yolsuzlukların ortaya çıkarılmasını sağlayan, sosyal veya politik güç, iktidar odaklarının engellemelerine karşı yapılan bir gazetecilik türü. Özkök’ün bahsettiği “Yeni Gazetecilik” türü 1973’lerde Tom Wolfe’un gazetecilik antolojisinde yer verdiği örnekler ise, bunun Türk basınında başarılı örneklerini saymak zor, yapmaya çalışılıyor ama bu örnekleri araştırmacı gazeteciliğin alternatifi olarak sunmak yanlış, zira farklı amaçlara hizmet ediyorlar.
- Mesela?
- Yeni Gazetecilik edebi tekniklerin kullanıldığı Sosyal Gerçekçi yazarlar Emile Zola ve Charles Dickens’dan esinlenilmiş bir haber yazım ve gazetecilik stili. Bilgi vermek yerine, gazeteci ilk elden olaylara tanıklık ediyor, sonra okuyucu için yeniden olayı canlandırıyor, adeta “toplumsal otopsi” yapıyor.
- Bizde bu durum daha çok gazetecinin kendini öne çıkarmasıyla sonlanıyor. Peki bu, toplumsal algıyı nasıl etkiler, sizce?
- Yazar okuyucu için “dünyaya açılan bir pencere” olmalıyken, vitrinin baş köşesine yerleşiyor, haber malzemesi oluyor, adeta “star”laşan gazetecilerden bahsediyoruz burada, bence tehlikeli bir durum. Türkiye gerçeklerinden uzak bir gazetecilik yaparak ne bilgilendirebilirsiniz, ne de psikolojik kaçış sağlayıp uyutabilirsiniz. Olsa olsa hiddetlendirip, öfkelendirirsiniz.
Ayşe Özyılmazel
- Bu yurtdışında da yaşanıyor mu, yoksa Türkiye’ye özgü mü?
- 1980’lerle birlikte ABD’de hard news yerini soft news’e bıraktı, haber-eğlence, apolitik haberler, bol şiddet, kan, cinayet, seks pompalandı, bu da halk istiyor türünden saçma bir gerekçelendirme ile yapıldı. Sonuçta Althusser’in dediği gibi medya, devletin ideolojik aleti. İktidar politikalarının meşrulaştırılmasında, yeniden üretilmesinde çok başarılı bir alet olarak kullanılıyor, kendini de kullandırıyor.
- Türkiye bu bozuk dünya medyasının sadece bir parçası yani…
- Türkiye’de bir de köşe yazarı furyası var. Ulusal gazetelerde 300-400 köşe yazarı var. Ne hikmetse haftada yedi gün yazabilecek yetkinlikteler. Böyle olunca iş fıkra anlatıcılığına, anı defteri tarzındaki köşelere dönüyor. Dünyanın hiçbir yerinde yedi gün yazılmaz. Gazetecinin de toplumsal sorumluluğu olduğunu göz ardı ediyoruz.
- Bunda, gazetelerin artık bir kâr aracı olarak görülmesinin de payı var… Gazeteciden haber yapmasından ziyade, gazetenin satmasını sağlaması bekleniyor…
Holdingleşen medyalar, büyük holdinglerin medyaya girmesi, özellikle 90 sonrası hızlandı. Didaktik olacak ancak yurttaş gazeteciliği devreye sokulmalı. Amaç kamu merakını gıdıklamak değil, kamu yararını gözeten haberler yapmak olmalı. Medyaya, dördüncü kuvvet denmesi boşa değil.
- İletişim öğrencileri nasıl bir gazetecilik yapmak istiyorlar?
- Özellikle işadamı tipli gazeteciler iletişim fakültelerinden çıkan öğrencilerden memnun değil. Medyaya düşman gazeteciler yetiştirmekle suçlandık. Umutsuz değilim, zaman değişecek ve bu gençler bir yerlere gelecek. (Cumhuriyet Pazar, 04.10.2009)