Friday, August 3, 2012

"Herkes film müziklerini sever"

Büyüleyici film müziklerini senfonik müzikle harmanlayarak kulaklarımızın pasını silen Film Müzikleri Senfoni Orkestrası-FİLMSO, müzisyen bir baba-oğulun çabalarıyla kurumsallaşmaya çalışıyor.


40 yıl boyunca İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası’nda Viyola Sanatçısı olarak görev yapan
İbrahim Muslu, müzik aşkını oğlu Can Muslu’ya da aşılamış. Kurdukları senfoni orkestrasında baba Şef, oğul Başkemancı olarak yer alıyor.

İbrahim Muslu, yaşadığı talihsiz bir kaza sonrasında kendini, sosyal güvencesi olmayan müzisyen gençlere iş imkanı ve sağlam bir gelecek hazırlamaya adamış. Müzik eğitimi almış ve alanında önemli yetenek sayılan ancak kadrolu bir iş bulamamış gençlerden bir orkesta kurmuş. Film müziklerinden hazırladıkları repertuvar ile çeşitli konserler veriyorlar, öyle ki hayatında hiç çok sesli müzik dinlememiş bir insan bile konserlerinden keyifle ayrılıyor. Orkestranın varlığını sürdürebilmesi ve amaç edindiği istihdamı yaratabilmesi için desteğe ihtiyacı var.

-İbrahim Bey siz aslında müzik öğretmenisiniz, şu anda ise FİLMSO’nun Genel Sanat Yönetmeni ve Orkestra Şefisiniz. Hikayenizi anlatabilir misiniz biraz.

İM: 1972 Gazi Eğitim, Müzik Öğretmenliği Bölümü mezunuyum. O zamanlarda çok çalışarak konservatuvar eğitimi ile aradaki farkı kapatmaya çalıştım. Okul bittikten sonra Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın sınavına girdim ve çalışmaya başladım. O sıralar Ankara’nın havası çok kirliydi, ben de bu konularda hassasım biraz, sırf bu nedenle İstanbul’a geldim. 1972’de İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası kuruldu ve ben de orada Viyola sanatçısı olarak çalmaya başladım. Aynı yıl Marmara Eğitim Enstitüsü’nde öğretmenliğe başladım ve bugünlere kadar geldik. 40 yıl çalıştım ve yakın zaman önce de emekli oldum.

-Can, sen de orkestranın Program Yönetmeni ve Başkemancısın. Baban bir müzik adamı  olmasaydı, yine de müziğe yönelir miydin?

CM: Çocukken insan çok bilemiyor neyi isteyip istemediğini. Çevrenin yönlendirmesiyle yolunuzu bulmaya, yeteneklerinizi keşfetmeye çalışıyorsunuz. Birşeye başladıktan sonra isteyip istemediğinize karar veriyorsunuz. Ben sevdim ve devam ettim, yeteneğim de varmış demeki ki...

-Bu kadar profesyonel bir müzik eğitimi almışken, bir yandan da Maden Mühendisliği okumuşsun. Şu anda da ticaretle uğraşan bir şirkette çalışıyorsun. Neden müzikten para kazanmak yerine kurumsal bir ortamda çalışmayı tercih ettin?

CM: Aslında müzikten para kazanmayı denedim. Mezun olduğum sene, Eskişehir Belediyesi Senfoni Orkestrası’nda çaldım 1 yıl kadar. Henüz çok yeni bir orkestraydı, kadro konusunda bazı problemler çıktı, ben de İstanbul’a geri döndüm. Diğer yandan bazı profesyonel orkestraların kadrolarına girebilmek çok zor. 10 yıl boyunca, hiçbir sosyal güvencesi olmadan, misafir sanatçı statüsünde çalışıp ancak sonra kadroya alınan arkadaşlarım var.

İM: FİLMSO’nun kurulmasındaki fikir biraz da, ülkedeki müzik insanlarının düzenli gelir elde edebilecekleri bir yapı olmamasından çıkmıştır.

-Tanıtım broşüründe orkestranın temelinin İstanbul Teknik Üniversitesi’nde atıldığını okudum.

İM: Can, İstanbul Üniversitesi, Yarı Zamanlı Konservatuvar, Keman Bölümü mezunu. Aynı zamanda İTÜ’de Maden Mühendisliği okudu. İTÜ’de okurken Klasik Müzik Kulübü’ne  katılmıştı. Oradaki arkadaşlarıyla yaptıkları çalışmalar bu işin temelini oluşturmuş oldu.

CM: Ben kulübü keşfettikten sonra kulüpteki çalışmalar ivmelendi. 2-3 arkadaş ufak çaplı konserler vermeye başladık. İTÜ ve çeşitli üniversitelerin yerleşkelerinde ve kurumların daveti üzerine farklı yerlerde birçok konserler verdik.

-İbrahim Bey, siz tam da emekli olmuşken, dinlenmek yerine neden böyle bir işe atıldınız?

İM: 2010 yılında talihsiz bir kaza yaşadım. Yazlığımda tadilat yapılırken, aktarma işi için ustaya bir şey tarif etmek üzere çatıya çıktığımda çatı çöktü. Hep beraber betona çakıldık. Kiremitler topuğumu, dizimi ve sağ elimi kesti, öyle ki topuğum parçalanıp kopmuştu. Doktorlarımız sayesinde toparlandım ve yeniden yürür hale geldim. Doktorlara ve bana göre ben bedava yaşıyordum. Bunun karşılığında can borcumu hayırlı bir iş yaparak ödemek istedim, yaşadığım olayı bu yönde yorumlamak doğru geldi bana. Üç ay kadar düşündükten sonra senfonik bir orkestra kurmaya karar verdim. Koltuk değnekleriyle yürüyebilirken, 7 ay kadar, caddelerde, AVM' lerde ve metro köşelerinde dolaşarak, buralarda müzik yapan gençlerle konuştum. Bu gençler, yurdumuzda ve dünyanın çeşitli ülkelerinde müzik okullarını en iyi şekilde bitirmiş, kimileri master ve doktora yapmış ve yurduna dönmüş ama ne yazık ki kadro ve iş bulamamış, pırıl pırıl yetenekler. Allah'a bir can borcum var; bunu da gençlerimize, güvencesi olan bir gelecek sağlayabilmek adına çalışmaya adadım. Eğer elimizden tutulursa, destek olunursa, başaracağımıza; bu gençlerimize sosyal güvencesi olan bir gelecek sağlayacağımıza inanıyorum.

“Varoşlardan sosyeteye herkes sinemaya gider ve film müziklerini sever.”

-Senfoni orkestraları çoğunlukla klasik eserleri icra eder, siz neden film müziklerini tercih ettiniz?

İM: İTÜ’de kurulan grubun 2010 yılında aldığı ortak bir karar ile çalışmalarımızı film müzikleri üzerinde yoğunlaştırdık. Senfonik içerikli müziği, yerli ve yabancı film müziklerinin popülaritesini kullanarak, halkın tüm kesimlerine ulaştırıp, onlara sevdirmek gibi bir hedefimiz var. Bu sayede halkımızın yozlaşmış müziklerden kurtulup daha kaliteli müziğe kapılarını açmalarının mümkün olacağını düşünüyoruz. Orkestranın adını da halkımıza yakın olması amacıyla ''Film Müzikleri Senfoni Orkestrası - FİLMSO'' koyduk.Verdiğimiz konserlerde de ne kadar doğru bir iş yapmış olduğumuzu anladık. Klasik veya çok sesli  müzikle hiç ilgisi olmayan insanlar bile konserlerimizde keyifli vakit geçirdiğini söyledi. Ayrıca film müzikleri ismi çok ilginç. Varoşlardan sosyeteye herkes sinemaya gider ve film müziklerini sever. O nedenle yaptığımız işin bütün insanları kapsadığını düşünüyoruz.

-FİLMSO çalışmalarına aktif olarak 2011 sonunda başlamış, henüz çok yeni bir oluşum.

İM: Oluşum aşaması sancılı geçiyor. FİLMSO’nun diğer orkestralardan farkı genç ve başka bir kurumda çalışmayan gençlere fırsat tanıması. Tabii durum böyle olunca bu işi finanse etmek oldukça zor. İmkanlarımız kısıtlı ve çoğu zaman ben emekli ikramiyemden karşılıyorum masrafları. Orkestradaki arkadaşlar bazen yol masrafları vs. nedeniyle 3-5 defa geliyor, sonra paraları olmadığı için ya da o gün başka bir yerde birkaç saatlik para kazanabilecekleri cazip bir iş çıktığı gerekçesiyle katılamıyorlar provalara. Öyle ki tam konser günü gelemeyenler oldu, provasız rica minnet başka arkadaşları konsere çıkarmak zorunda kaldım. Şimdilik Koşuyolu Mahalle Evi’nde yapıyoruz provalarımızı.

Fakat gençlerimiz uzak bölgelerden gelip gidiyorlar. İstanbul çok büyük bir şehir, hiç olmazsa bu gençlerimizin provaya geliş ve gidişlerini bile karşılayabilsek, provalara gelmelerini sağlamış olacağız. Tam kadro provalara gelebildikleri sürece varlığımızı sürdürebiliriz.

-Konserlerinize olan ilgi ne durumda?

İM: Son konserimizi Babalar Günü’nde Caddebostan Kültür Merkezi’nde yaptık. O organizasyonda hiçbir ücret almadan bize yardımcı olan organizasyon şirketi en fazla 100 bilet satılır demişti. Hem Pazar akşamı, hem Babalar Günü, hem tatil sezonu... Ama 400’e yakın bilet satılmış.

-Organizasyon konusunda destek alıyorsunuz bu durumda?

İM: Aslında bu tür bir destek alamıyoruz, bahsettiğim tek seferlik bir yardımdı. Ben herşeyi tek başıma yapıyorum. Bu işlerin tümü parayla mümkün. Caddebostan’daki konser  öncesinde tanınırlığı artırmak için afiş ve pankartlar bastırıp Belediye’lerden izin alarak astık. İzin almış olmamıza rağmen, pankartları biz astık, Büyükşehir Belediyesi topladı.  Konser öncesi bu izinler için 1 ay boyunca günde neredeyse 5-6 km yürüdüm. O telaş ve stresle zona oldum, hala tedavi görüyorum.

“Dünya üzerinde film müzikleri adıyla kurulmuş ilk ve tek orkestra FİLMSO.”

-Kültür Bakanlığı’nın finansal anlamda bir desteği yok mu?

İM: Maalesef yok ancak olacak diye umuyorum. Finansal destek bulmak konusunda çeşitli girişimlerde bulunduk. Öncelikle şunu belirtmekte fayda var, dünya üzerinde film müzikleri adıyla kurulmuş ilk ve tek orkestra FİLMSO ve gereken destek sağlandığında, dünya çapında bir orkestra olabileceğimize inanıyorum.

-FİLMSO’ya katılmak isteyenler ne yapmalı?

İM: Ağustos ayında bir sınav açacağım tüm enstrümanlar için. Sınav ile ilgili afiş yaptırıp çeşitli konservatuvarlara asmak istiyorum. Bunun yanında Facebook üzerindeki FİLMSO sayfasından da bilgi alabilirler. Seçilecek arkadaşlarla çok düzenli bir çalışma içerisine gireceğiz. Şimdiden planlanmış konserler var, Kültür Merkezi açılışları, çeşitli sosyal etkinlikler...

-Kimler başvurabilir? Konservatuvar eğitimi şart mıdır, yoksa herhangi bir kursta enstrüman eğitimi almış biri de gelebilir mi?

İM: Akademik bir konservatuvar eğitimi almış olması tabii ki şart.

CM: Aslında şart dememek lazım, belki bir kursa gitmiştir ancak yeteneklidir ve enstrümanına hakimdir. Bu durumda olan arkadaşlara da şans vermek gerek.

-Repertuvarınızda kaç müzik var? Türkçe film müzikleri de kullanıyor musunuz?

İM: Repertuvarımızda şu anda 20-21 eser var. Türkçe film müziklerini de kullanıyoruz. Tabii bunların kimisi film müziği, kimisi de o film için kullanılmış klasik eserler oluyor. Müzik bulma konusunda sıkıntı yaşamıyoruz, bunun için kaynak sonsuz. Sorun, yeni parçaları repertuvara eklemekte yaşanıyor. Yeni repertuvar için prova yapmak gerek. Bahsettiğim  finansal problemler nedeniyle de çok sık prova yapamıyoruz.

-İbrahim Bey, siz yıllarca Devlet Senfoni Orkestrası’nda çalmışsınız, şu anda FİLMSO’nun Şefliğini yapıyorsunuz. Nasıl şef olunuyor, ayrı bir eğitimi var mı? Şef olmadan çalamaz mı arkadaşlar sonuçta hepsi bu işin eğitimini almış?

İM: Yurtdışında bu alanda eğitim veriliyor ama ülkemizde yok. Türkiye’de genelde Kompozisyon Bölümü’nü okuyorlar. Tabii ki müziğe, notalara, enstrümanlara çok hakim olmak gerek. Ben de çok çalışıyorum bu konuda, 40 yıl Senfoni orkestrasında çaldım ama şef olmak başka.

CM: Bir de film müzikleri biraz daha farklı senfonik eserlerden. 2 saat boyunca kullanılan tüm müzikleri 4-5 dakikalık potpori olarak düzenlemiş oluyorlar ve ritim sürekli değişiyor. Şef olmadan çalmak çok zor.

-Söyleşiyi bitirirken eklemek istediğiniz birşey var mı?

İM: Bu söyleşiyi okuyanlara bir mesajım var. FİLMSO’yu kendi sosyal hesaplarında paylaşsınlar, bize bu anlamda destek olsunlar. Gençleri yüreklendirmek gerek. Devletin, kurumların yapması gereken sosyal bir görevdir bu. Şimdilik bunu tek başıma ben yapmaya çalışıyorum. Türkiye’nin sanat konusunda bu tür yatırımlara ihtiyacı var. Bakanlığımızın, belediyelerin, üniversitelerin ve diğer kurum ve kuruluşların, sosyal  güvencesi olmayan bu müzisyen gençlerimize yardımcı olacaklarına inanıyorum.

Elif Karaca / http://soylesigunlugu.blogspot.com
20 Temmuz 2012