JALE ÖZGENTÜRK
Ekonomi /
24/03/2013
Dünyanın en
etkili 20 ekonomisti arasında sayılan Türkiye kökenli MIT Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Daron Acemoğlu, Türkiye’de hukuk ve yargı sisteminde büyük
sorunların olduğunu belirterek “Türkiye’de korku sistemi var” diyor.
Daron Acemoğlu,
ABD’nin saygın üniversitelerinden MIT’nin Türkiye kökenli ekonomi profesörü.
Dünyanın 20 ekonomisti arasında sayılıyor. 2005’te ekonomi bilimine yaptığı
katkılardan dolayı Nobel’in öncüsü olarak tanımlanan John Bates Clark
madalyasıyla ödüllendirildi.
Harvard’dan
meslektaşı James A. Robinson’la birlikte yazdığı “Uluslar neden başarısız
olur?” başlıklı kitabıyla da artık dünyada daha çok tanınan bir isim. Kitabı
beğenmediğini söyleyen Bill Gates’le yaşadığı polemikle de gündemde…
Acemoğlu, önceki
gün Kadir Has Üniversitesi’nin bilim ve eğitim alanında “üstün başarı” ödülünü
almak için İstanbul’daydı. Tören sonrası bir araya geldik ve dünya ve Türkiye
ekonomisini değerlendirdik. “Türkiye ekonomisinin geleceğini nasıl
görüyorsunuz? 2023 için oluşturulan hedeflere ulaşabilir mi?” sorusuyla
başladık sohbete. Yanıtı şöyle oldu:
“Hayır. Bu
hedeflerin hepsi yapmacık. Perspektif olarak Türk ekonomisinin büyüklüğüyle
ilgili hedefler koymak yanlış. Önemli olan Türk insanının kaynaklarıyla ilgili
hedefler koymak. Türk ekonomisi büyümüş ama Türk insanı fakir, kim takar!
Hedefler fakirliği ortadan kaldırmaya yönelik olmalı.”
Türkiye’nin
problemlerinin Avrupa’dan daha zor olduğunu belirten Acemoğlu, bu görüşlerini
de şöyle anlatıyor:
“Türkiye’nin
sorunları çözülmeyecek sorunlar değil ama çok daha zor. Bizim tüm kurumlarımızı
kuvvetlendirmemiz lazım. Bir tek ekonomi değil. Hukuk devleti hâlâ Türkiye’de
yok. Yargı kurumları çok kötü durumda. Eğer
bir hükümet her istediğini yapabiliyorsa, bu hukuk devletinin olmadığını
gösterir.”
Başkanlık
sistemine hukuk devleti olmadan geçilirse yanlış olacağını anlatan Acemoğlu,
“Türkiye’de diğer problemler hâlâ aktifken hukuk devletinin olmadığı ortamda
başkanlık sistemine geçersek bu belki de hukuk devletinin gelmesini daha fazla
geciktirir” diye konuşuyor.
Gelişme para
dağıtarak olmaz
Bill Gates kitabınızı beğenmediğini açıkladı. Niye böyle bir çıkış yaptı?
Herkes kitabımı
beğenecek diye bir şey yok. Çok isterdim ama. Bill Gates’in eleştirilerinin bir
kısmı şundan geliyor: Bizim kitabın negatif olarak dokunduğu kesim; gelişmenin,
ekonomik büyümenin bir mühendislik problemi biçiminde analiz edilerek
çözüleceğine inanan kesim. Bu kesim “Biz çok zekiyiz. Fonlarımızdan bu probleme
yeterince para akıtır, bu şekilde gelişme problemini çözeriz” diyor.
Özerk kurumlar tehlikede
Özerk kurumların
tehlikede olduğuna inanan Acemoğlu, “Türkiye’de kurumlar ekonomisinden kumanda
ekonomisine mi geçiyoruz?” sorusunu da şöyle yanıtlıyor:
Son 20 yıla
baktığımızda Merkez Bankası’nın özerkliğinin çok yararlı bir şey olduğu
görülüyor. Çünkü politikacılarda ellerindeki kudreti kötü kullanma eğilimi var.
Türkiye ne yazık ki Kemal Derviş reformları sırasında bile tam özerkliğe
geçemedi. Yarı özerk oldu. Bu da yıpranıyor. Buna benim çok az sempatim var.
Merkez Bankası şu anda direniyor. Bu yüzden de saygım çok büyük.
Barış
yatırımları arttırır
Türkiye’de
bulunduğu günlerde yaşanan yeni barış sürecini de değerlendiren Acemoğlu, bu
konudaki sorularımızı kısaca şöyle yanıtlıyor:
·
Türkiye
şu anda ben kulvara çıkıp koşacağım, başka ülkelerden de hızlı koşacağım diyor.
Ama koşarken de kollarından birini arkasına bağlamış. Bir ülkenin dörtte birini
kullanmadan büyümeye çalışılırsa, bu sağlıklı büyüme olmaz.
·
Kürt
bölgesinde bir tek iç savaş dursun demek yeterli mi? Problemler ortadan
kalkacak mı? Hayır. Ancak her şeyden önemlisi bundan önceki gibi iki adım
ileri, iki adım geri yapılmasın.
·
Barışla
birlikte yatırımlar kesinlikle artar ama bunun yapılması bir-iki senelik iş
değil. Ancak barış geldiği anda büyük bir potansiyel var.
Türkiye’de
sorunların çözümü için geniş bir koalisyon görüyor musunuz, sorusuna ise
Acemoğlu şu ilginç yanıtı veriyor:
“Görüyorum.
Türkiye’de gördüğüm pozitif bir şey, insanlar politikayla çok daha ilgili. Bazı
açılardan özgür hissediyorlar kendilerini. Negatif gördüğüm şey ise Türkiye’de
hâlâ bir korku sistemi var. İnsanlar ne hükümete ne de yargıya güveniyor. İş
dünyasında hükümeti kızdıracak bir şey yapmak riskli görünüyor.”