Türkiye’de
hikâyeciliğin başyapıtlarından sayılan Parasız Yatılı, 1971 yılında Bilgi
Yayınevi tarafından yayımlandı ve büyük olay yarattı. Füruzan, sahici ve
yalın hikâyeleriyle hemen herkesin övgüsüne mazhar oldu ve tutkuyla okundu.
1972’de ise Sait Faik Hikâye Armağanı’nı kazandı. Kitabın okurla buluştuğu yıl,
şair Ece Ayhan merak ettiklerini Füruzan’a sordu. Söyleşi Yeni
Edebiyat dergisinde Mart 1971’de yayımlandı, pasaj69.org ise
yeniden gün yüzüne çıkardı. Bize de paylaşmak düştü.
Ece Ayhan: Yıl
1971. Kalabalıklar karşısına çıktı Parasız Yatılı. Böylece bir yazarsın
artık Füruzan. Bakalım şimdi ne yapacaksın?
Füruzan: Ne
yapacağım, aralıksız çalışıyorum, yazıyorum… Bir de havuzlarda çalışanların
eline geçse diye düşünüyorum Parasız Yatılı. Yer minderleriyle çevrili
odalara girse… Aşağılarda gaz lambalarının şişelerini bezle siliyorlardır.
Bayram günlerini çok severler. Ben şimdi daha da seviyorum. Her yanı ikinci
mevki olan vapurlarda kızararak gülümseyen gencecik gelinlerin bayram
konukluklarını, artık yanlarına oturduğumda tedirgin olmayacaklar.
Ece Ayhan:
Elbette, hayatın orta ikisinden ayrılan insanlar, çok sevecekler Parasız
Yatılı’yı. İstanbul’da ve bütün kentlerde bunun bir anlamı, bir nedeni
olmalıdır.
Füruzan: Parasız
Yatılı, almayı değil vermeyi içeriyor. Sofaların loşluklarında, arka bahçelere
bakan odalarda çapaklı uykular uyuyan çocuklar var. Bu çocuklara almayı
öğretmiyorlar. Her şeyde olduğu gibi, örneğin, parasız yatılılık bir lütuf
olarak sunuluyor onlara. Ancak kazananlar yaşayabilir diye. Yarışta binlerin
arasında yüzde olmak azımsanacak bir şey mi? Sanırım seveceklerdir Parasız
Yatılı’yı, sınavlara girenler ve dönenler. Dönemin, yarıda kalmanın, ayrılmanın
onurunu yenileyeceklerdir… Bayram yerleri ellerinden tutulup götürülmeyen
çocuklarla dolu. Yaşları ne olursa olsun kendileri giderler. Bir türlü bitmez
üşütmelerinin sümüklerini yalayarak. Ne güzeldirler. Baloncular da bayram
yerlerinin gediklileri. Apartmanların bile girişinde kunduralarını çıkaranlar.
Çeşitli işlerde çalışanlar. Yani “her işi yaparız” diyenler. Türkiye’nin hemen
bütün kentlerindeki görünüşler bunlar… Çünkü biz kazanamadık. Birinci sınıfta,
hangi mesleği seçeceksiniz konulu ödevde doktor, mühendis, subay, tayyareci
diye yazmıştık. Biz kazanamadık. Şimdi kazanmayı da öğreniyorlar becerikli ve
sabırlı eller.
Ece Ayhan:
“Kitle partisi şairler”den olmayışın önemlidir.
Füruzan: Bir
açıklama getiriyorsun bana. Sınıfına sırtını dönmek kimin haddine?
Ece Ayhan: Parasız
Yatılı’da altını çizdiğim bir olgu, insan kendi sınıfındakilerle el ele.
Füruzan: Kimi
uzun işler için akraba ziyaretine gidilir, İzmit’ten biraz öte bir yerlere
işte. Anadolu Ekspresi’nin en yakın istasyonlarında inen yolcular onlardır.
Böyle bir yerlere giderlerken, odalarının pencerelerinde dizili çiçekleri
komşularına emanettir. Sularlar, unutmazlar da hiç. Kimi çaresizliğin, kimi
yetersiz beslenmenin getirdiği sinir çöküntüleri kavgalara yol açar. Ama
bayramlar gelir, barışılır. Kaba kartondan şeker kutularıyla varılır iyi
geçime. Yeni kavgalar yeni kenetlenmeler getirir. Boşalmış yağ tenekelerini
çiçeklerle bezerler.
Ece Ayhan:
İlkokula takunyayla başlayan çocuklar da seni unutmayacaklar Füruzan.
Füruzan: Bu
benim için en büyük övünç olur. Bit, sirke muayenelerinin vazgeçilmez erleri,
hâlâ arka sıralarda oturuyorlar. İlk kaydolanlardan oldukları numaraları da
küçüktür. Hep geç kalmaktan korkarlar. Dişleri ne de çabuk çürür.
Ece Ayhan: On
iki bölümlük (hikâyelik) bir film Parasız Yatılı. Parçalar birleşince,
örneğin bir kenti, bir çağı, bir konsol aynasını bütünlüyorlar.
Füruzan: Konsol
aynası olanlar tabii! Cevizden, oymalı, beş çekmeceli, sarı pirinç çekecekli,
kesme cam aynalı. Bir yanlışlıkla aşağı kayarlar. Tutunmasını bilenler hâlâ
mobilya yeniliyorlar. Bugünlerde İtalya’dan sedir ağacından mobilyalar
getiriyorlar… Film, Yavuz Sineması’ndan beri seyrediliyor. Boyanmamış bir çinko
yüzeyle kaplıydı. Hep güçlüyü haklı sanırdık. Bütün filmler öyleydi. Kovboylar
yine büyük şapkalar giyiyorlar.
Ece Ayhan: Ama
bak, kentliler, yukarılarda yaşayanlar sevmeyebilirler Parasız Yatılı’yı.
Sınıf değiştirenler, düz hainler yani. Çocuklarına ve yeni çocuklara cayır
cayır ihanet edenler.
Füruzan: Yukarılarda
yaşayanlar mı? Ne yapalım sevmesinler. Bu doğruyu korur. İnsan yüreğinin
atarlığına basıp, uzun süre, istedikleri kadar ayakta kalamayacaklar. Sınıf
değiştirmenin ikiyüzlü eğitiminden geçip de Parasız Yatılı’yı sevmek, işte
bu olamaz. Çıktıkları kattakiler kadavradır yahu, adamakıllı yozlaşmışlardır.
Ama tabii burunlarına estetik ameliyat yaptırıyorlar, ilk aldıkları ücretle,
kokuyu duymamak için… “Cihan Güzeli”nin asılı olduğu kahvelerde oturanlar,
alanlarda halay çekenler, son nüfus sayımında sayılanlar yeter bize.
Ece Ayhan:
Sonra nasıl oluyor bu, bir ölümün yer almadığı hikâye yok gibi Parasız
Yatılı’da?
Füruzan: Onlar
ilânsız ölülerdir. Önemlidirler. Arkalarında az bir para bile bırakmazlar.
Vasıfsız işçilerdirler. Ölümleri evin ekmeğini zora sokmuştur. Durmadan
anılırlar. Evin kadını “beni bırakıp nereye gitti” diye başsağlığı kabul etmez.
Bir yerde işe girmesi gerekir. Çürük kadın değildirler. Ölümler unutulmaz. Üç
kuşak öteye kadar anlatılır durur. Çocukların daha küçücükken anlatılacak
ölüleri olur.
Ece Ayhan:
Biliyorsun, İstanbul bir suyla üçe bölünmüş bir kenttir. Eyüp, Galata, Üsküdar. Parasız
Yatılı hangi kesimlerde yaşadı, sen hangi kesimlerde yaşadın?
Füruzan: İç
denizde. Hani delikanlı bir padişah insan gücünü zekâya katarak en inanmış
işçilerin çektiği kalyonlarını indirmişti ya, Bizans’ın uykusu şaşkınlık olup
kalmıştı. İşte orada. Tarihifırınların kabarık ekmek yaptıkları, yazlığa
gidilmeyen yerde. Güzelim kederli kârgir evlerin, odaların olduğu yerde… Parasız
Yatılı’nın coğrafyası, atlası çok geniş, bir semte, bir mahalleye sığmıyor.
Türkiye’nin bütün kasabalarında, radyolarından eğitim bakanlığının güz öncesi
bildirileri dinlenir. Anneler erkek çocuklarına ilk hazırlık olarak, eski
paltolardan ceket yaparlar. Bilirsin, erkek ceketi terzi esnafının bile en zor
dikişidir. Ama o kadınları kim ve ne yıldırabilir? İntihar bilmezler bile. Beş
numara bir gaz lambası yakılır ve çalışılır. Kızlar ise, okumak için, kentlere
daha yakın yerlerde doğmuş olmak zorundadırlar. Yoksa o şansları bile
yitmiştir. Bilmedikleri dikişlere sıvanırlar sonunda. Şımarmayı zaten
bilmezler. Hepsi çok ciddi küçük kadınlardır.
Ece Ayhan: Çağ
zalim, biz zalimiz, bir “Parasız Yatılı” değil ama, nasıl oluyor bu?
Füruzan: Zalimlik
korkunun kardeşidir. İyi beslenen insanlarda gelişir. Parasız Yatılı’nın
bir ilişiği ilgisi yok zulümle elbette, az beslenmiştir.
Ece Ayhan:
“Muhaciriz, biçareyiz, ama ne bahtı kareyiz,” kantosunu bilir misin? İlk kanto.
Füruzan: Meşrutiyette
de eğleniyormuş İstanbul. Bütün çağlarda eğlenmiştir ya Balkanlardan gelip bunu
söylemek acı tabii. İlginçtir: Şanolarda bir acıyı, bir yenilgiyi hızlı bir
müzikle eşleştirmek. Aynı dönemin marşları da ilginçtir herhalde. Bir acele
kahramanların marşları…
Ece Ayhan: Parasız
Yatılı kitabında, “Haraç”, “Edirne’nin Köprüleri”, “Su Ustası Miraç”, “Yaz
Geldi”, “Parasız Yatılı” hikâyeleri bir bütünü dikebilir.
Füruzan: Parasız Yatılı’da her şey, herkes el ele. Hikâyeler de el ele. Bir bütün oluşturmaları ondan işte.
Füruzan: Parasız Yatılı’da her şey, herkes el ele. Hikâyeler de el ele. Bir bütün oluşturmaları ondan işte.
Ece Ayhan:
Bana öyle geliyor ki, okumuşlar kesimi yadırgayacak Parasız Yatılı’yı.
Niye tedirgin ettin acaba bu adamları?
Füruzan: Tedirgin
olurlar mı dersin? Tedirginlik böler bir şeyi; yeniden iliklemek güçtür.
Okumuşluğun birtakım töreleri olacaktır…
Ece Ayhan:
Bari biz ölümün arkasından konuşmayalım…
Füruzan: Arka
ve arka camilerinin imamları, hocaları yoksuldur. Oysa Şişli camisinin, Kadıköy
Osmanağa’nınkiler epey dünyalıklı. Her sınıf kendi şanına şerefine yaraşır
törenler düzenler! Evet, biz ölümün arkasından değil, yüzüne karşı konuşalım
derim ben de.
Ece Ayhan: Parasız
Yatılı’dan sonra, bir tığ değiştirmesi söz konusu mu?
Füruzan: Gerekirse
tığ değişir. İşlenecek işin yapısı gereğince. Örneğin, öfkeyi diri delikli ve
diretici örmek gibi…
Parasiz Yatili
Ekitap: http://ekitapdfindir.blogspot.com.au/2014/11/parasz-yatl-furuzan-pdf-e-kitap-indir.html
Parasiz Yatili
Ekitap: http://ekitapdfindir.blogspot.com.au/2014/11/parasz-yatl-furuzan-pdf-e-kitap-indir.html